Geçtiğimiz hafta sonunda, ABD’nin birçok yerinde ‘Women’s March’ adı altında
gösteriler gerçekleşti. Buna paralel olarak aynı gün ve amaçla İsveç, Almanya,
Fransa, Kanada, Portekiz, Hollanda, Güney Afrika, İsviçre ve İngiltere başta
olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde de yürüyüşler düzenlendi. Burada, insan
haklarına, özellikle kadın ve azınlık haklarına saygının azaldığı konusundaki
endişelere vurgu yapıldı. Haklara saygı göstermeyenler eleştirildi.
İnsan ve çevre koruma örgütlerinin birlikte organize
ettiği bu gösterilerin yapıldığı ülke sayısı 50’i geçti. Birçok şehirde 673
gösteri sözkonusu bu örgütler tarafından yapıldı. İşbirliği içinde yapılan aynı
tür etkinliklerin sayısı binlerce idi.
Bu kadar insani ve doğayı koruma örgütlerini harekete
geçiren nedenler ne idi?
ABD Başkanı Donald Trump’un insani örgütleri endişeye
sürükleyen açıklamaları bu sebeplerinden sadece birisi. ABD’de ihlal edilen
insan haklarının aynısı birçok ülkede kendini göstermesi. Değişik ülkelerde kadına
yönelik artan şiddet, insanlara karşı ırkçı yönelim, ötekileştirme ve hükümetlerin
bu konuda yeterince önlem almaması, diğer önemli nedenler olarak öne çıkıyor. Kısacası,
ülkelerin karşılıklı olarak haksızlıkları görmeme, adeta onaylama ve karşılıklı
ilişkilere kurban etmeden dolayı, insanlığı küresel anlamda harekete geçirme
noktasına getirip, örgütlerarası güçbirliğin yaratılmasına zemin hazırlamış
oldu. Bu güç birliği, gösteri ve görüşmelerle şekil almaya devam ediyor.
İnsan haklarının korunması için Başkan Donald Trump’un
adım atması isteniyor. İnsanlara artan baskılara karşı, küresel anlamda yeni
etkinliklerle karşı durulacağına işaret ediliyor.
Geçtiğimiz haftaki gösterileri örgütleyen en önemli
aktörlerden birisi Uluslararası Af Örgütü-AI idi. Af Örgütü Isveç Genel
Sekreteri Anna Lindenfors’un bu etkinliklerdeki rolü önemli. Lindenfors’un
açıklamaları küresel güç için yol haritası olabileceğinin işaretini veriyor.
Lindenfors, Stockholm’deki gösteride şöyle diyordu:
‘ABD yeni
başkanını seçti ve bununla birlikte dünya da yeni bir sürece giriyor. Yakın bir
zamana kadar neler olabileceği konusunda bildiklerimiz sınırlı. Bu sürecin
orada neler yapabileceği, bunun bizlere ne kadar tesir edebileceği ve
yaratacağı dalgaların başka yerlere nasıl etki yapabileceği konusunda da
bildiklerimiz de sınırlıdır. Çok yönlü endişe ve korku duyabiliriz. Gelecek
için endişeye kapılabiliriz. Veya bunun yerine, inançlarımız uğrunda mücadele
etmeyi, bu konuda tavır koymayı seçebiliriz. Bu sebeplerden dolayı bugün burada
toplandık. Kararsızlık yerine kararlı olacağımızı ve mücadele edeceğimiz
göstermek için buradayız. Bugünkü gösteri ABD’de aynı etkinliği yapanlarla dayanışma
içinde olduğumuzun göstergesidir. Bu etkinlik aynı zamanda tüm ülkelerde,
dünyada insan haklarına saygı duyulması için de yapılmıştır. Yani hep birlikte,
bu konuda yapılması gereken birçok şeyi gerçekleştirebiliriz.’
Lindenfors insan hakları konusunda ABD’ye yönelik
eleştirisinde, yargılanma süreçleri ve ne ile suçlandıkları açıklanmayan
Guantanamo’daki tutukluların durumuna değindi. Buranın geleceği ne olacağını
sordu. ABD’de hamile kadınların hastane ve doğum evlerinde karşılaştıkları
güçlüklere değinip, günde 2-3 kişinin doğum esnasında öldüğüne dikkat çekti.
Ölüm oranının Afroamerikan kadınlarda dört misli daha fazla olduğunu, gerekli
tedbirlerin alınmasıyla bunun önüne geçebilmenin mümkün olabilceğini savundu. Bunların
yanında, Meksikalı göçmenlerin ve zorluklarla geçinen emeklilerin durumu belirsizliğini
koruyor, dedi. Polis içindeki ırkçılık bir başka sorun, özellikle siyahlara
karşı. Bir genç siyahın, polis şiddetine maruz kalması riski, beyazlara nazaran,
dokuz kat daha fazla. Polis tarafından öldürülenlerin sayısı diğer batılı
ülkelere oranla çok daha yüksek. 30 yaşındaki siyahların onda biri cezaevinde.
6 milyon amerikalının seçme hakkı suç işlediğinden dolayı ellerinden alınmış
durumdadır.
ABD ve diğer ülkelerde insan haklarının ayaklar altına
alınması kabul edilemez olduğunu vurgulayan Lindefors, umudumuzu yitirmeden,
eşitlik ve özgürlükler için birlikte hareket etme gereğine işaret edip
konuşmasını şöyle bitirdi:
‘Sindirici
ve baskıcı ırkçılığın çok yönlü yayılmasından mı endişelisiniz? O halde, tüm
ülkelerde temel insan haklarının, sadece bir kesim için değil, orada yaşayan
herkesin hakkı olduğunu sağlamak için çalışmalı ve tavır koymalısınız. Bu
kural, burada, Avrupa’da ve tüm dünyada geçerli olması ve kabul edilmesi lazım.
Hep birlikte, birbirimize omuz vererek, olumsuzlukları olumlu yöne döndürmeyi
ve hayal ettiğimiz yaşamı kurmayı gerçekleştirebiliriz. Onun için herkes bu etkinliklerdeki
yerini almalı ve mücadeleye destek vermelidir.’
Üyesi olduğum uluslararası insani örgütlerden edindığim
duyumlar, küresel işbirliğinin kalıcı olabilmesi için çalışmalara başladığına
işeret etmektedir. Doğanın dengesini olumsuz yönde etkileyenlere ve insan
haklarına saygı göstermeyenlere karşı küresel etkinliklere daha çok şahit
olacağımız günler yakın...
Analiz: Zarathustra Gabar ÇIYAN
Analiz: Zarathustra Gabar ÇIYAN